Sayılarının çok da fazla olmadığını düşündüğüm sadık okuyucularım,
Blogumu http://cetin.mericli.com/blog/ altına taşıdım, alıcılarınızın ayarları ile oynayınız.
Çetin Meriçli's weblog
Sayılarının çok da fazla olmadığını düşündüğüm sadık okuyucularım,
Blogumu http://cetin.mericli.com/blog/ altına taşıdım, alıcılarınızın ayarları ile oynayınız.
Geçtiğimiz günlerde Pardus Geliştirici e-posta listesinde yaşanan proje yönetimi aracı tartışmasının ana ekseni ile de ilgilensem ve proje yönetimini / ekibini bu konudaki kararlarından dolayı haksız görsem de Pardus’a bir geliştirici olarak hiç bir katkım olamadığı için o konuda detaya girip fikir belirtme hakkını kendimde görmüyorum. Aynı sebepten projenin (bence) genel yönetim yanlışları, amaç ve tutku eksikliği, ve bir dizi başka hal ve tavır problemleri ile ilgili düşündüklerimi de burada yazmayacağım.
Ancak, başka bir konu var ki 20 yıldan fazladır kod yazan, hem formal eğitimli, hem de ‘alaylı’ bir bilgisayar bilimci / programcı olarak kayıtsız kalamadım. Bir aracın seçilmemesi konusunda bahane olarak öne sürülen ‘ekipte bu aracı destekleyecek kadar Ruby bilen kimse yok’ denmesi gerçekten tepemi attırdı. Bir Linux dağıtımının çekirdek ekibinde yazılım geliştirici olarak çalışan insanların dilden bağımsız temel bilgisayar bilimleri kavramlarına hakim olmalarını, ve bir dili, o dil ile geliştirilmiş bir projeye ufak tefek eklentiler yazacak kadar öğrenmeyi bu kadar büyük bir sorun olarak görmeyecek çapta olmalarını beklerdim, yanılmışım.
Ekibin tamamının Python bildiğini biliyorum, sonuçta Pardus’un araçları Python ile geliştiriliyor. Bunu fırsat bilip üzerime düşen görevi yapıyor ve bunun bu girdinin başlığına güzel bir örnek olduğunu düşünerek şu linki okumalarını geliştiricilere tavsiye ediyorum.
Maalesef Türkiye’de yüksek kalibrede bilgisayar bilimci / yazılımcı yetiştirmeyi beceremiyoruz. Çok sağlam kişiler yok değil ama istatistiksel olarak baktığımda çok azınlıkta kalıyorlar.
Böyle düşünmemin tek sebebi bu yazdığım olay değil elbette. Yıllardır okulda ülkenin önde gelen üniversitelerinden mezun olmuş ve yüksek lisans / doktora yapmaya gelmiş onlarca öğrenci ile karşılaşıyorum ve bir kısmının çok temel bilgisayar bilimi kavramlarına ve pratik bilgilere bile ne kadar yabancı olduklarını, dahası bu açıklarını kapama konusunda da ne kadar isteksiz ve beceriksiz olduklarını görerek çok üzülüyorum.
Böyle durumlarda gerçekten geleceğe dair umudumu yitiriyorum.
Son dönemde üç önemli şey oldu. RoboCup 2010′da CMU adına yarıştığımız 2 takımımız (SPL’de CMurfs ve SSL’de CMDragons) sıra ile SSL soccer, SPL Technical Challenges, ve SPL soccer kategorilerinde 2., 3., ve 4. oldular. İlk tur maçlarında Cerberus’a karşı da oynadık ve 3:0 kazandık. Çok garip bir duygu imiş insanın hayatının 1/4′ünü verdiği eski takımına karşı oynaması. Yine de yendiğimiz için sevindim sanırım.
Cerberus ikinci turda kaldı, çeyrek finale ulaşamadı ancak Rescue Simulation ligindeki takımımız RoboAkut birinci oldu! Buradan takımın bu seneki üyeleri olan Orçun Yılmaz ve Mehmet Murat Sevim’i tekrar kutluyorum.
RoboCup dönüşünden kısa bir süre sonra AAAI 2010 için Atlanta’ya gittim. Bir paperim ve robot exhibition kısımının bir alt kategorisi olan Learning from Demonstration Challenge’da bir demom vardı. Konferans genel olarak çok verimli geçti. Tek aksilik Atlanta’ya indiğimde otelin yerini bulmaya çalışırken yere bıraktığım bavulumu unutup yürümeye devam etmem ve daha sonra kendime gelip geri koştuğumda da doğal olarak bavulu yerinde bulamamam oldu. Onca telaş arasında gidip tekrar kıyafet alışverişi yapmam gerekti. AAAI’nın en önemli kazanımları Brian Scassellati ile tanışmam (post-doc için Eylül’de hatırlat bana dedi) ve 8 ayda tanışma fırsatı bulamadığım Reid Simmons ile sadece tanışmayıp Atlanta’dan Pittsburgh’a kadar yanyana uçmak ve havaalanından da beni eve bırakması süresi zarfında çok çeşitli konularda konuşarak epey samimiyeti ilerletmem oldu.
AAAI’dan döndükten sonraki üç günüm bavul toplamak ve veda organizasyonlarına katılmakla geçti. CMU’daki arkadaşlarımla, Manuela ile, ev arkadaşlarımla, orada birbirimizi bulup pek sevdiğimiz Mehmet, Nursel, Maya, ve Raffay ile uzun uzun vedalaştım. Geri dönmek çok güzel bir şey ancak oradan ayrılmanın da bir burukluğu olmadı dersem yalan olur.
CMU’da geçirdiğim 8 ay hem akademik açıdan, hem çevre edinme açısından, hem de dünyanın tepesindeki yerde işler nasıl idare ediliyor öğrenmem açısından inanılmaz faydalı oldu. Manuela resmen tez eşdanışmanım oldu, oradaki gibi düzenli konuşarak birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
Bu sayfa böylece kapandı. Sırada tezi bitirmek ve iyi bir post-doc pozisyonu bulmak var.
Son yillarda geleneksellesen RoboCup suresince web sunucuyu bozma aliskanligimizi tekrarladigimiz icin yarismalar sirasinda yazamadim, simdi ozet geceyim:
- Ilk grup maclarinda eski takimim Cerberus’u 3:0, RoboEireann’i 4:0 yendik. Cerberus da RoboEireann’i 1:0 yendi.
- Ara eleme turunda Cerberus Iran takimi MRL’i 1:0 yenerek ikinci tura cikti.
- Ikinci turda biz UT Austin’e 7:0 yenildik, CHITA’yi 3:1, Les 3 Mousquetaires’i 2:0 yendik, ceyrek finale ciktik
- Cerberus Austrian Kangaroos’u 2:0 yenmesine ragmen Nao Team HTWK’ya 2:0 ve Nimbro’ya 3:0 yenilerek elendi.
- Ceyrek final macinda Nimbro’yu 2:1 yenerek yarifinale ciktik. Boylece bir anlamda Cerberus’un kani yerde kalmamis oldu.
- Yarifinal macinda rUNSWift’e 6:0, ucunculuk macinda da UT Austin’e 5:1 yenildik ve 4. olduk
- Technical challengelarda 3. olduk.
Boylece bir surpriz olmazsa ogrenci olarak RoboCup maceram sona ermis oldu.
Yarismalardan sonra 3 gun daha kaldim Singapur’da. Detaylar bir sonraki yaziya…